Emniyet'te üç gece boyunca yerde yatan Paşa'nın öyküsü
İzmir Hapishanesi'nin bundan 83 sene önce, "Paşa" rütbeli ve kahramanlığı dillere destan bir misafiri vardı: Kâzım Karabekir...
Karabekir Paşa'nın kim olduğunu yazmama gerek yok... Sadece, bugünkü Doğu sınırımızın ve İstiklâl Savaşı tarihimizdeki çok önemli bazı gelişmelerin onun eseri olduğunu söylemekle yetineceğim.
Hem asker, hem de milletvekili olan Karabekir Paşa'nın, Ankara'daki evine 1926'nın 22 Haziran'ında gelenler "Başvekil İsmet Paşa Hazretleri sizi çaya davet ediyorlar" dediler ama Paşa'yı başbakanın çayına değil, Emniyet Müdürlüğü'ne götürdüler. Karabekir Paşa pencereleri parmaklıklı bir odaya kapatıldı. Şark Fâtihi, odada yatak olmadığı için üç gece boyunca yerde uyumak zorunda bırakıldı.
HAKİMLER CAMDAN ATLADILAR
Paşa'yı, mevcutlu olarak İzmir'e nakledip istiklâl Mahkemesi'ne çıkardılar. Mahkemede yalnız değildi, İstiklâl Savaşı'nın çok önemli isimleri olan Ali Fuad, Refet ve Cafer Tayyar Paşalar gibi silâh arkadaşları ve bazı politikacılar da tutuklanmıştı.
İsnad edilen suç, tarihlere "İzmir Suikasti" diye geçen suikast teşebbüsüne yani Mustafa Kemal Paşa'nın hayatına kasteden komploya karışmış olmalarıydı.
Kâzım Karabekir başta olmak üzere diğer paşaların tutuklanması çok kişinin ve bu arada silâh arkadaşları olan Başvekil İsmet Paşa'nın ağırına gitti. İsmet Paşa, istiklâl Mahkemesi heyetiyle görüştü ama hakimlerin "Bu işe karışırsan seni de tutuklarız" yolundaki tehditleri ve Mustafa Kemal Paşanın "Mahkemeler bağımsız hareket ediyorlar" demesi üzerine, mahkemeye "Haklı imişsiniz, bildiğiniz gibi yapın..." mealinde bir telgraf çekecek ve işe bir daha karışmamaya çalışacaktı.
Duruşmalar, 1926'nın 26 Haziran günü İzmir'deki Elhamra Sineması'nda başladı. Karabekir Paşa'nın celselerden birinde mahkeme başkanı Ali Bey'e "Bu dâva siyasîdir" demesi, her yerde konuşulur oldu. Bunun üzerine, o sırada Çeşme'de bulunan Mustafa Kemal Paşa'nın hâkimleri yanına çağırıp bir güzel haşladığı ve mahkeme heyetinin Paşa'nın yanından pencereden atlayarak kaçtıkları anlatılıyordu.
ADI, CADDELERE VERİLDİ
13 Temmuz'daki karar celsesinin yapılacağı salonda görülmemiş bir kalabalık vardı, izleyicilerin çoğu subaydı, üniformalı ve silâhlıydılar. Mahkeme 17 kişiye idam cezası verdi ama Kâzım Karabekir'in yanısıra Ali Fuad, Refetve Cafer Tayyar Paşalar beraat ettiler.
Karabekir Paşa 1927'nin 5 Aralık günü emekli edildi ve İstanbul'da, Erenköy'deki evinde senelerce göz hapsi altında yaşadı. Hem manevî, hem de maddî sıkıntılar çekti, hattâ hasta olan hanımıyla kızlarına ilâç alabilmek için kayınpederinin yadigârı olan saati bile satmak zorunda kaldı. Evin pencerelerinin bazısı camsızdı ve battaniye yahut çarşafla kapatılmıştı.
Şark Fâtihi Karabekir Paşa, o günlerde yazdığı "İki Damla Gözyaşı" başlıklı şiirinin girişinde "Yetmiş lira ile mütekaid (emekli) bir adam / İken, iki kızım da doğdu olduk tamam / Evet tamam! Çünki herkes kaçıyor benden / Ve ben de sabahları erken / Yavruların hazırlıyorum sütlerini" diyecekti.
Bugün, Türkiye'nin birçok şehrindeki caddeler, meydanlar ve mahalleler, evinden "Başvekil İsmet Paşa sizi çaya davet ediyorlar" diye alınıp Emniyet'in bir odasında geceler boyu yerde uyumaya mecbur bırakılan ve hayata 1948'de henüz 66 yaşındayken veda eden Kâzım Karabekir Paşa'nın adını taşıyor.
Bu yazının bir benzerini geçen sene Habertürk'ün internet sitesinde yayınlamıştım ama bugünkü gazetede paşalarla ilgili haberi görünce yeniden yayınlamak istedim.
Murat BARDAKÇI
SIRADIŞI YAZILARA GERİ DÖN