Kerim Demir>> Site içi arama
Hoşgeldiniz Kerim Demir |

Bilgi

YENİ EKLENENLER

İçerik

Kerim DEMİR

Namazlara sonradan yapılan eklemeler.

Namazlara sonradan yapılan eklemeler.
Bu eklemeleri yapmak doğru mudur? Aslında böyle bir şey var mıdır? Yoksa bu eklemeleri yapanlarla beraber biz de bu namazları kıldığımız için günaha girer miyiz?
.........

Örnek: Cuma günü kıldığımız Zuhr-i ahir namazı

Peygamber Efendimizin kılmadığı ve bize de kılınması için bir tavsiyede bulunmadığı bir namazı biz neden kılıyoruz?
Bu namazı kılanlar günaha girmez mi? Kılınması gerektiğini söyleyenler günah işlemiş olmaz mı? 


Zuhr-i ahir, son öğle namazı manasına gelir.

Bu konuda Din işleri yüksek kurulunun görüşü şu şekildedir.

Zuhr-i âhir, son öğle namazı demektir. Bazı İslâm bilginleri, bir yerleşim yerinde birden fazla mescitte cuma namazı kılındığında ilk kılınan cumanın dışındakilerin sahih olmama ihtimaline binaen, ihtiyaten o günkü öğle namazının kılınmasını önermişlerdir. Zuhr-i âhir adıyla kılınan bu namaz, cuma namazına dâhil değildir. Hz. Peygamber’den ve ilk dönemlerden gelen rivâyetler arasında bu isimle kılınmış bir namaz yoktur.
Zuhr-i âhir, İslâm coğrafyasının genişlemesi ve şehirlerde nüfusun kalabalıklaşması sonucu, cuma namazının, Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde olduğu gibi bir şehirde bir tek camide kılınmasının mümkün olmaması, birden fazla camide cuma namazının kılınması zorunluluğunun ortaya çıkması ile gündeme gelmiş bir namazdır. Gerekçesi de birden fazla camide kılınan cuma namazlarından ilk önce kılınanın geçerli olacağı, diğer camilerde kılınan namazın ise geçersiz olabileceği varsayımıdır. İşte bu şüpheli durumdan kurtulmak için içinde bulunulan cuma vakti kastedilerek ihtiyaten, zuhr-i âhir yani “vaktine ulaşılıp da eda edilemeyen son öğle namazı” niyeti ile dört rek'atlık bir namaz kılınması bazı âlimlerce uygun görülmüştür (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/145-147; Karâfî, ez-Zehîra, 2/354-355; İbn Kudâme, el-Muğnî, 2/248; Şirbînî, Muğnî’l-muhtâc, 1/544-545).
Cuma namazının tek camide kılınması, cumanın anlamına uygun olmakla birlikte, kalabalık şehirlerde bunun yerine getirilmesi mümkün olmamaktadır. Zaten Hanefî mezhebinde fetvaya esas olan görüşe göre, herhangi bir kayıt olmaksızın bir şehirde birden çok camide cuma namazı kılınabilir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/145-146). İmam Şâfiî de Bağdat’a gittiğinde cuma namazının birden fazla yerde kılındığını görmüş ve buna karşı çıkmamıştır (Nevevî, el-Mecmû’, 4/585; Şirbînî, Muğnî’l-muhtâc, 1/544). Böyle olunca, her bir camide kılınan cuma namazının ayrı ayrı geçerli olması, bu yönden aralarında bir fark gözetilmemesi esas olup cuma namazı kılanların ayrıca zuhr-i âhir (son öğle namazı) kılmaları gerekmez.

Kerim DEMİR(www.kerimdemir.tr.gg)

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol