Kerim Demir>> Site içi arama
Hoşgeldiniz Kerim Demir |

Bilgi

YENİ EKLENENLER

İçerik

Kerim DEMİR

Kaymakam

Valilerin Sancak Yönetimi

Tanzimat Fermanının ilanı ile birlikte Osmanlı klasik sisteminde eyaletlerin alt birimi olan sancaklar temel idari birim olma özelligini bu dönemde de korumuslardır. Bu dönemde sancakların idaresi mütesellimlerden alınmıs yerlerine günümüze kadar da varlıgını koruyan kaymakam denen görevliler atanmıstır. Kaymakamların ve mal müdürlerinin görev ve sorumluluklar 1849 yılında çıkarılan
bir talimatname ile belirlenmisti. Kaymakamların atamaları ve diger özlük isleri baglı bulundukları Dahiliye
Nezareti tarafından yapılırdı. Dogrudan bakanlıga baglı olmalarına ragmen kaymakamların tasrada yetkileri valilere karsı sorumlulukları sebebiyle sınırlı idi.

Kaymakamlar sancaklarda mevcut sancak meclislerinin baskanı idi. Bu mecliste bölgenin egitim, saglık, mali, belediye hizmetleri gibi sorunlar görüsülüp karara baglanır ve bu kararların icrası kaymakamlar tarafından saglanırdı. Kaymakamlar güvenligin tehlikeye düstügü, suç oranının arttıgı durumlarda meclisi toplayarak, asker gönderilmesini saglayacaktı. Asker sayısı yetersiz oldugu
durumlarda ise validen yardım isteyerek eyalet meclisinin kararına göre hareket edecekti. Mali konularda Maliye Nezareti’ne uyulacak ve bakanlık sonuçtan haberdar edilecekti. Sancakların yönetimi konusunda alınan kararlar valinin istek ve emirleri dogrultusunda görüsülüp karara baglanacak ve bundan valinin haberi olacaktı.


Bu dogrultuda 1849 yılında Meclisi Vâlâ’da hazırlanıp yürürlüge konulan bir yönetmelik yayınlandı. “Eyalet Meclislerine verilecek Tâlimat-ı Seniyye” diye resmisekilde adlandırılan bu tâlimat ülke idaresine yeni bir düzen veren bir Vilâyet Nizâmnamesidir


Bir giris, dokuz bölüm ve 68 maddeden olusan bu yönetmelikle eyalet, sancak kaza ve köy idaresinde 1842 düzenlemesiyle uygulanan degisiklikler yeniden belirlenmis, her kademedeki yöneticilerin görevleri ayrıntılı olarak ilk kez bir arada verilmistir. Bu yönetmelik 1864 Vilâyet Nizâmnamesine kadar Osmanlı tasra idaresinin temel yasası olmustur.

Kazaların bugünkü anlamda idari birer birim olmaları 1842 yılının Mart ayına denk gelir. Bu tarihten önce Tanzimat Fermanı ve onu takiben ülke yönetiminde yapılan bazı düzenlemelerde istenilen sonuçlar alınamamıstı. Onlardan biridemuhassılık uygulaması idi. ki yıl gibi kısa bir süre denenen bu yöntemden beklenen verim alınamayınca idari yapıda yeni degisiklikler yapılarak kaza idari birimi
olusturuldu. Böylece idari bölünme eyalet, sancak ve kaza olarak yeniden belirlendi. Kazanın idari bir birim olmasının gerekçeleri ve bununla birlikte eyalet ve sancak yönetiminde yapılan degisiklikler Padisah Abdülmecit’in Hatt-ı Hümâyununa dayanarak hazırlanmıs ve14 Subat tarih ve 238 sayılı dönemin tek resmi gazetesi Takvim-i Vekayi’de su sekilde belirtilmisti; Bu yazıdan da anlasıldıgı üzere
Tanzimat’ın ilanını takiben eyalet ve sancakların idaresinde ve maliyesinde görevlendirilen müsir, defterdar, zabtiye memurları ve diger görevliler, istenileni vermekten uzak kalmıstır. Bu görevliler ne mali yapıyı düzene sokmus, ne de asayisi tam olarak saglayamamıslar ve kendi aralarında anlasamazlıklara düsmüslerdir.



KAYMAKAM

Kaymakam
ilçelerde bulunan en büyük mülki amir. Arapça “vekil” demektir. Osmanlılarda, sadrazam, hükümet merkezinden ayrıldığı zaman kendisine kubbe vezirlerinden “vezir-i sani” vekalet eder, bu vekaleti müddetince ona “kaymakam paşa” veya sadece “kaymakam” denildiği gibi “kaymakam-ı rıkab-ı hümayun” veya “kaymakam-ı asitane-i seadet” de denirdi. Kaymakam paşalar, vekaleti müddetince asıl gibi hareket eder, sadrazamın bütün salahiyetlerini (yetkilerini) kullanırdı. Yalnız, seferin olduğu ve ordunun bulunduğu bölge, yetkisi dışında kalırdı. Buralardaki ilgili hüküm ve beratları veremezdi; bunların verilmesi doğrudan doğruya padişaha ve sadrazama aitti. Yabancılarla ilgili işlere de sadrazam bakardı.

Padişahlar sefer yerlerine sadrazamı gönderdikleri zaman merkezde sadrazama vekalet edecek ve padişahla olan irtibatı sağlayacak bir memura ihtiyaç hasıl oldu. Bu makama sadrazamın itimat ettiği kimsenin tayin olması gelenek haline gelmişti. Göreve getirilen vezir, sadrazam ile birlikte padişah tarafından kabul olunur. Kendisine samur kürk giydirilerek memuriyeti ilan edilirdi. Ayrıca, padişah Edirne’de olursa, İstanbul’a kaymakam veya muhafız tayin ederdi.

Kaymakamın başkanlığında toplanan divana “kaymakam divanı” denirdi. Kaymakamlar, sadrazam gibi divan günlerinde evlerinde divan kurarlardı. Divana katılan vezirlerle, kazaskerler, şıkk-ı evvel defterdarı, nişancı ve reis-ül küttab, ordu ile birlikte gittiklerinden kaymakamın kurduğu divanda İstanbul kadısı, şıkk-ı sani ve salis deftardarları ile nişancı ve reis-ül küttap vekilleri bulunurdu.

Çarşamba divanına ise, İstanbul kadısından başka Galata, Üsküdar ve havass-ı Kostaniyye kadıları ile sekbanbaşı gelir, fakat sekbanbaşı yeniçeri ağasının vekili olarak fazla kalmayıp geri dönerdi Cuma divanına yalnız sekbanbaşı gelmezdi.

Kaymakam paşaların kendine mahsus kıyafetleri vardı. Kaymakamlar, sadrazam gibi zaman zaman gezerek eşya fiyatlarını kontrol ederler, narha riayet edilip edilmediğine bakarlar ve yine sadrazam gibi tersaneye gidip bahriye işlerini teftiş ederlerdi.

Osmanlı ordusunda, bugünkü yarbay karşılığında olan rütbeye de kaymakam denirdi.


MUHTARLIK


Günümüzde özellikle mahallelelerde hiç bir önemi ve özelliği kalmamış, bir kaç belge tastiki gibi tuhaf uygulamalar yapan bir birim olan muhtarlık II. Mahmut döneminde karsımıza çıkan yeni bir kurum da muhtarlık örgütüdür.

Günümüze kadar yapısını hemen hemen hiç degistirmeden koruyan bu kurum devletin halkla iliskilerini düzenlemesi açısından ülke idaresinde büyük öneme sahiptir.

İlk olarak II Mahmut’un istanbul’da güvenligi saglamak, nüfusu kontrol altında tutmak için 1829 yılında kurdugu bu kurum daha sonraları Anadolu’nun diger yerlerinde de olusturulmustur.

Bütün bu görev ve yetkilerine ragmen muhtarlık kurumu eski dönemlerde dahi  sehirlerde, mahallelerde ve köylerde olan kargasayı önlemede yetersiz kalmıstır.

Ancak su da unutulmamalıdır ki; muhtarların seçimle isbasına gelmeleri halkta seçim bilincinin ve çok zayıfta olsa demokrasi anlayısının yerlesmesine katkı saglayacak dönüsümleri hızlandırmıstır.

Kerim DEMİR(www.kerimdemir.tr.gg)

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol