Kerim Demir>> Site içi arama
Hoşgeldiniz Kerim Demir |

Bilgi

YENİ EKLENENLER

İçerik

Kerim DEMİR

ırak,kerkük, musul

IRAK, KERKÜK, MUSUL

Kerkük'te tesis edilmiş olan Türkmen Beylik ve Devletler bu şehrin bir Türkmen şehri olduğunun kanıtıdır.
Bölgede Kerkük'ü içine alan hiçbir Kürt devleti ya da beyliği kurulmamıştır. Türkmen devlet ve beylikleri şunlardır:

a. Irak Selçuklu Devleti 1118 - 1194
b. Atabeylikler
(1) Musul Atabeyliği 1127-1233
(2) Erbil Beyliği 1144-1233
c. İlhanlılar Devleti 1258 – 1339
d. Celayirliler Devleti 1339 – 1410
e. Karakoyunlu Devleti 1411 – 1468
f. Akkoyunlu Devleti 1468 - 1508

Örneğin 1891 Salnamesine Göre Kerkük, altı kaza ve beş nahiyeden oluşmaktaydı. Merkezin toplam 4630 hanesi bulunmaktaydı. Tarih araştırmacılarının genel olarak bir haneyi 5 kişi kabul ettiklerini dikkate aldığımızda; toplam nufüs 23150 kişi olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı salnamede bu nüfus etnik bir tasnife tabi tutulmamakla birlikte, Kerkük'de başta Türkçe olmak üzere Kürtçe ve Arapça konuşulduğunu söylemektedir . Aynı bilgi 1892-93 yılındaki Salname'de de mevcuttur . Salnamelerde ilk sırada Türkçe'ye yer verilmesi tesadüfi değil, bilakis ahalinin hemen tamamının Türk olmasındandır. (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Mühimme Defteri No 7, s. 319, 2193, 2565; No 19, s. 118........Mehmed Hurşid Paşa, Seyahatname-i Hudud, İstanbul 1997, s. 171. E. B. Soane, To Mesopotamia and Kurdistan in Disguise, London 1912, s. 120. )

 1894 yılındaki Salname'de Kerkük için verilen toplam nüfus 29140 kişidir. Kentte 1200 gayr-i müslim 3000 civarında da yabancının yaşadığı belirtilen bu kaynağa göre, “şehrin geneli Türk ve Türkçe konuşan” halktan meydana geldiği özellikle belirtilmektedir. Ayrıca Ağalık, Meydan, Çay, Çukur, Avcı, Ahi Hüseyin vs. gibi bir çok Türk mahallesinin de ismi verilmektedir . Yine aynı kaynağa göre, Kerkük civarında her biri iki yüz haneden oluşan İs'in, Beşir, Tazehurmatu gibi büyük Türk köyleri bulunmaktadır .

Etnik veya dinsel kimlik belirtirken hiçbir komplekse kapılmayan Osmanlı kaynaklarının güvenirliliği bütün araştırmacılar tarafından kabul edilen bir gerçektir. Osmanlı Salnameleri ise Osmanlı nüfus ve istatistik bilgileri açısından kullanılan temel kaynaklar arasında yer almaktadır. Dolayısıyla yukarıda verilen bilgiler ve 1894 yılı Salnamesi'nde “Kerkük'de yabancı olarak bir hayli miktar Arap ve Kürd ile biraz İranlı”nın varlığından söz etmesi, geri kalan nüfusun tamamının Türk olduğunu ispatlamaktadır.

Bu bilgileri bazı küçük farklılıklar ile batılı kaynaklar da teyid etmektedir. Örneğin 1838'de bölgeyi ziyaret eden Amerikalı Horatio Suothgate Kerkük'in nüfusunu 15000 olarak vermektedir . Yaklaşık elli yıl sonra, 1885 tarihli bir İngiliz konsolosluk raporunda Kerkük'ün nüfusu, etnik kimlik zikretmeden 25000 olarak vermektedir . 1890'larda Duyun-i Umumiye Müfettişi olarak bölgeye giden ve daima resmi rakamlara ulaşma imkanı bulunan Fransız Vital Cuinet, “Le Turquie D'Asia” isimli eserinde, Kerkük şehrinin nüfusunu 30.000 olarak verirken; bu nüfusun 28000'inin Türkmen olduğunu ısrarla göstermektedir . Bu rakam da aynı tarihlerdeki Osmanlı Salnameleri'nde verilen nüfus ile paralellik arzetmektedir. Aynı döneme ait İngiliz belgelerinde de benzer bilgiler bulunmaktadır. Örneğin, İngiliz Dışışleri Bakanlığı'nın bir belgesine göre, Kerkük'ün nüfusu yaklaşık 25000 olarak verilmektedir. Bu belgede nüfusun başta Türk, Kürd ve Araplar'dan oluştuğu söylendikten sonra Kerkük'de yaygın dilin Türkçe olduğu da vurgulanmaktadır ki, bu da buradaki nüfusun çoğunluğunun Türk olduğunu göstermektedir.

 

Osmanlı Devleti'nin Irak coğrafyası üzerindeki mutlak hakimiyeti 1520-1923 yılları arasında sürmüştür. başlangıçta Kerkük ve civarı bazen Bağdat üzerinden bazen da Şehrizor sancağı veya içinde idare edilmiştir.

 

Klasik dönem (1520-1700) Osmanlı idari organizasyonu içinde Kerkük, zaman zaman da Şehrizor Sancağı'nın merkezi yapılmış ve bölgeye gönderilen Beylerbeyleri Türk nüfusun yoğunluğundan dolayı Kerkük'de oturmayı yeğlemişlerdir . Musul vilayeti kurulduktan sonra ise Kerkük, yakınlığı dolayısıyla Musul'a bağlanmış, hatta bir ara Musul vilayetinin merkezi de Kerkük olmuştur. Bunun temel sebebi, burada Osmanlı idaresinin dayanabileceği köklü bir Türk nüfusunun bulunmasıydı. Bu özelliğinden dolayı, bir çok Türkçe belge ve kaynak buradaki Türk varlığına vurgu yapmaktadır.

 

Sözgelimi, 1847 Osmanlı İran anlaşmasının yürürlüğe konulması için yerinde incelemeler yapmak üzere teşkil edilen uluslar arası bir komisyonda görev yapan Mehmed Hurşid Paşa, Padişah'a sunulmak üzere, 1849 yılında kaleme aldığı ve resmi nitelik taşıyan raporunda “Erbil ve Kerkük kasabaları ahalilerinin Türkçe konuştuklarını, civarlarındaki Kürd ve Araplardan dolayı da Kürdçe ve Arapça bildiklerini” yazmaktadır . Raporunun geneline bakıldığında, bölgedeki bütün gurupların etnik özelliklerini vurgulayan Mehmed Hurşid Paşa, bu iki bölgede halkın Türkçe konuştuğunu belirttikten sonra, Kürd ve Arap ahaliden hiç söz etmemesi, bu iki kentin dahilinde 19. yüzyılın yarısında bile henüz Kürd ve Arap yerleşik nüfusun bulunmadığını göstermektedir. Nitekim, Irak'ın kuzeyi Türk hakimiyetinden çıkıncaya kadar, bu bölgedeki en etkili Türk idaresi Kerkük ve civarında bulunuyordu.

 

Bu görüşü teyid eden batılı kaynaklar, sebebini de buradaki güçlü Türk varlığına dayandırmaktadırlar. Örneğin, 1910'lu yıllarda bölgede incelemelerde bulunmuş olan Batılı seyyah E.B.SOANE, “Kerkük Türkmenleri ile meşhurdur” dedikten sonra, oradaki güçlü Türk idaresini “Türkçe konuşan Kerkük ahalisinin varlığına” bağlamaktadır .

 

 

1910 yılına ait başka bir İngiliz konsolosluk raporunda, Kerkük ve Telafer'deki Türkmen sayısının 50000 olduğunu yazarken, Kerkük'te Talabani aşiretine mensub Kürdler'in 2000 kişiden ibaret olduğunu belirtmektedir .



Birinci Dünya Savaşı'ndan öncesine ait olan ve modern demografi bilimi yöntemleri ile değerlendirilmesi gereken bu rakamlar gerçeğe oldukça uygun düşmektedirler. Birbirinden bağımsız olan bu kaynakların, birbirlerini teyid etmeleri de ayrıca doğruluklarını göstermektedir. Aralarındaki farklar tolere edilebilecek nispettedir. Nüfusun artış ve eksilme göstermesi de dönemin şartları ile açıklanabilecek boyutlardadır.



Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra bölgede İngiliz siyasi memuru olarak iki yıl görev yapan W.R. HAY, Kerkük şehrinin bölgedeki Türklerin ana merkezi olduğunu ve savaştan önce 30.000 nüfusu bulunduğunu, ayrıca, civarda birkaç köyün de Türkçe konuştuğunu yazması , daha önceki bilgileri doğrulamaktadır. Aynı şekilde, 1919-25 yılları arasında bölgede bulunan ve kaleme aldığı kitabı bölge tarihi için yaygın bir referans olarak kullanılan C. J. Edmonds de Kerkük'un o tarihlerdeki muhtemel nüfusunu 25000 olarak zikrettikten sonra, çoğunluğunun Türkmen olduklarını belirtmektedir . Bu rakam da Lozan görüşmeleri sırasında İngilizler'in gündeme getirdikleri rakamlar ile uyum göstermektedir.



Gerek İngiliz İdaresinde ve gerekse Bağımsız Irak Devleti dönemlerinde bölgede muhtelif sayımlar yapılmıştır. Ancak bu sayımların önemli bir bölümü siyasi amaçlar için kullanıldığından, her zaman tam olarak açıklanmamıştır. Genel olarak 1957 sayımı esas alınarak o tarihte bütün Irak'ta nüfusun % 10'una tekabül eden 600.000 Türkmen'in yaşadığı ileri sürülmüştür. Ancak bunların dağılımı sağlıklı bir şekilde verilmemiştir. Kerkük'ün özel konumu, petrol endüstrisi için taşıdığı değer ve merkezi idare ile Kürdler arasındaki durumundan dolayı, bölgedeki demografik denge, sürekli Türkmenlerin aleyhinde geliştirilmiştir.



Örneğin, ilk resmi nitelikteki 1947 sayımında, Kerkük ve civarının nüfusu 286000 olarak belirlenmiş; Kerkük şehrinin nüfusu ise 69035 olarak verilmiştir. Ancak bunun ne kadarının Türkmen olduğu belirtilmemiştir . Aynı şekilde 1955 sayımında Kerkük'un toplam nüfusu 312410 olarak verilirken, şehir merkezi ve Türkmenlerden hiç söz edilmemektedir .





 

Kerim DEMİR(www.kerimdemir.tr.gg)

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol